Göz Altı Morluk Tedavisi

Gözaltı morluğu sık karşılaşılan bir sorun olmasından ötürü birçok etkili estetik prosedür geliştirilmiştir. Şu anda gözaltı morluk tedavisi için en çok tercih edilen prosedürler mezoterapi ve lazer tedavileridir. Sorununuzun boyutu ve cilt yapınıza uygun olarak bu tedaviler ayrı ayrı veya kombinasyon halinde uygulanabilmektedir. Medikal tedavilere ek olarak evde uygulayabileceğiniz doğal tedavi yöntemleri de belli düzeyde fayda gösterebilir fakat ileri düzey vakalarda medikal tedavilerin etkinlik açısından üstünlüğü tartışma götürmez.

Göz Altı Morluk Tedavisi Nasıl Yapılır?

Gözaltı morluk tedavilerinde amaç gözaltlarının daha dolgun ve sağlıklı görünmesini sağlamaktır. Genellikle yaşlanma ile beraber meydana gelen doku kaybını yerine koymak için ya ek maddeler enjekte edilir ya da vücudun bu ikame sürecini kendisinin başlatmasını tetikleyecek yöntemler kullanılır. En etkili medikal gözaltı morluğu tedavileri şunlardır:

Lazer Tedavisi

Gözaltı morluk tedavisi için CO2 fraksiyonel lazer ve Q Switched ND YAG lazer gibi lazer cihazları kullanılmaktadır. Uygulaması çok kolay olmayan bu yöntemde lazer ışınları cildin alt tabakasına ulaştırılarak burada kan damarlarını büzücü görev görürler. Ayrıca cildin önemli bir yapıtaşı olan kolajen üretimini de tetikleyerek cildin daha kalın ve güçlü olmasına yardımcı olurlar. 3 ila 4 seans kadar tekrarlanması gereken lazer tedavisi güneşin yoğun olduğu mevsimlerde uygulanmamalıdır.

Kimyasal Peeling:

Dermatologlar, gözaltındaki koyu halkaların tedavisi için açıcı kimyasal peeling tedavisi tavsiye edebilirler. Bu peelinglerin içerisinde genellikle retinoik asit, glikolik asit, salisilik asit, retinoik asit ve hidrokinon gibi maddeler bulunur. Kimyasal peelingler lazer tedavisi ile kombine edilerek tedavinin etkisi perçinlenebilir.

Yağ Transferi:

Yağ transferi, gözaltındaki hacim kaybının kompanse edilmesi amacıyla uygulanan etkili bir tedavidir. Bu yaklaşımla hyaluronik asit dolgu uygulamasına benzer bir etki sağlanır ancak hyaluronik asit dolgularının aksine yağ transferi geçici değildir. Daha uzun süreli etkileri olmasının nedeni kök hücre ile zenginleştirilmiş olarak uygulanmasıdır. Kişinin kendi yağ dokusunun belli bir bölgesinden alınarak gözaltlarına aktarıldığı bu yöntem ile gözaltındaki çöküklük ve koyu halkalar iyileştirilir.

Dolgu Uygulamaları:

Cilt kusurlarının iyileştirilmesi amacıyla sık olarak başvurulan dolgu uygulamaları gözaltındaki koyu halkaların tedavisinde de etkilidirler. Hyaluronik asit bazlı dolgu maddelerinin tercih edildiği bu tedavide, göz altlarındaki doku kaybı dolgu malzemeleri ile ikame edilmektedir. Doku ve hacim kaybının gözaltı morluklarına katkıda bulunması nedeniyle bu tedaviler etkilidirler.

Mezoterapi:

Mezoterapi uygulamasında kullanılan serumun içerisinde bulunan aktif maddeler toplardamarları sıkarak ve kan akışını iyileştirerek gözaltındaki çöküklük ve morluk gibi sıkıntıları hafifletirler. Gözaltı morluğu için oldukça ince iğnelerle uygulanan mezoterapi tedavisi genellikle birkaç haftada bir seans olmak üzere toplamda en az 3-4 seans uygulanmalıdır. Rahatsızlığın boyutuna göre seans sayısı daha da artabilir. Mezoterapide uygulanan serum dolgu tedavisinde olduğu gibi hacim katmamakta fakat gözaltlarında nem arttırıcı ve renk açıcı maddeler içermektedir.

Göz Altı Morluklarına Karşı Tavsiyeler

Gözaltı morluk tedavisinden sonra gözaltlarının tekrar eski haline gelmemesi ve yıpranmaması için bazı hususlarda özenli davranmak gerekir. Her ne kadar gözaltı ile ilgili yıpranmalar yaşlanmanın doğal bir sonucu olsa da düzenli uyumak, sağlıklı beslenmek, bol su içmek, sigara ve alkol tüketmemek, güneşten korunmak ve gözaltı bakımını ihmal etmemek gözaltı morluklarının önlenmesi açısından faydalı olacaktır. Alternatif tedavi ve koruyucu yöntemler arasında ise E vitamini ve tatlı badem yağından oluşan bir karışımın gece yatmadan önce gözaltlarına masaj yaparak sürülmesi ve gözaltına soğuk çay poşetlerinin konması bulunur. Alternatif tedaviler belli düzeyde etki gösterebilir ancak ciddi yıpranmadan kaynaklanan morluklar için etkili tedavi seçenekleri değildirler.